Girit Adası’nda program yapıp rota çizmek oldukça zor. Herşey adada kaç gün kalacağınıza ve nelerden hoşlandığınıza bağlı. Daha kısa seyahatler için ipuçlarını burada topladık. Girit’e ilk seyahatiniz ise önce bu yazıyı okumanız daha faydalı olur.
Şu an okuduğunuz içerik ise, Girit!teki şehir gezilerinden ziyade alternatif çekim merkezleri ile alakalı. Acentaların tur programlarında popüler olan Resmo (Rethymnion) ve Heraklion’u daha önce gördüğümüzden, bu seyahatte hiç uğramadık. Chania (Hanya) ise hem güzel, hem sevimli bir şehir; tekrar tekrar görülebilir ve biz de öyle yaptık.
Nasıl gidilir?
Biz, İstanbul’dan Atina bağlantılı Heraklion’a bir uçak aldık. Girit’te 3 havaalanı var ,Atina üzerinden Hanya‘ya veya Sithia ‘ya inmek de mümkün. Ama en sık bağlantı Heraklion (Kandiye) üzerinden. İlle de feribotla geleceğim derseniz biraz zor, Girit en büyük ada olduğundan tüm limanlara bağlı, ama Türkiye’den gelmek için önce Rodos’a geçip oradan, Karpathos bağlantılı bir feribota bineceksiniz. Toplamda 12 saati bulabilecek bir yolculuğu göze alırsanız tabi.
Sonuç olarak en kolay gitme yöntemi havayolu. (Biz 2016 da İstanbul-Girit direk uçuş bile kullandık ama, maalesef bugün -2024- bu sefer yok).Otel rezervasyonunu ise sadece Hanya’da 2 gece olarak yaptık, program doğaçlama olduğundan diğerleri kapıda sorarak bulundu.
İlk gün:
Hedefimiz araba ile Hanya (145km) . İndiğimiz Heraklion uluslararası havaalanı oldukça yoğun ve eski; 70 lerin filmlerindeki gibi. Adanın hava trafiğinin önemli bir kısmını yükleniyor. Bazı kaynaklarda 2016 da yenilenecek diye okumuştum; bunu araç kiralama ofisinde hatırlatınca gülerek “3016 ya anca biter” dediler 🙂 . Girit’te kiralama işi bazen sıkıntı olabiliyor, tavsiye isterseniz bu yazıyı okuyun.
Havaalanı şehrin hemen doğu yanında, ama otoyol bağlantısı ile Heraklion’a girmeden, etrafından dolanmak mümkün (Girit’te otoyol ücretli değil). Bu etabı plaj molası ile yapacaksanız, seçenekleriniz ya Agia Pelagia ve civarındaki koylardan biri, ya da Resmo’nun iki yanında bulunan düz sahil şeridi. (Bağlantıları tıklayarak harita açabilirsiniz)
Biz tüm bir günü denize girmeden kapatmak istemedik. Agia Pelagia çok kalabalık olduğundan, biraz kuzeyinde, Psaromoura Plajı‘nda deniz molası verdik (İpucu: İlk toprak otoparkı geçip, ileride denize daha yakın otoparktan plaja iniş daha kolay). Sabah erken kalkmanın diyeti olarak küçük bir siesta bile yapıldı plajda.
Chania’ya gelince, üst baş değişme faslından sonra, akşam yürüyerek şehir gezisi yaptık. Venedik Limanı’nın iç tarafı sıra sıra bar ve restoran dolu. Manzara çok güzel, ama ortam fazla turistik; bu nedenle arka sokaklardan birinde, daha önce belirlediğimiz Strata restoranda yemek yedik. Kalenin iç bölümleri çok daha sempatik, restoran da tam puan aldı.
Chania için diğer bir ipucu da şu: eski şehir, yani Venedik Limanının bulunduğu yerin yolları trafiğe kapalı ve surların kuzeybatı tarafındaki açık otoparkta yer bulmak eziyet, bu nedenle kalacağınız yeri seçerken antik limana yürüme mesafesinde, sakin bir bölge tercih edin. Nea Chora Plajı bölgesi bu nedenle gayet uygun; şehre mesafesi yürüyerek 20 dk.
İkinci gün:
Bugünün hedefi Elafonissi Plajı (gidiş – dönüş 150km).Doğu Girit’te, turkuvaz mavisi sığ suları ile Maldiv hissini veren iki plaj var: Balos ve Elafonissi. Maldiv derken inanın abartmıyorum. Girit’e yaz mevsiminde geliyorsanız muhakkak görülmeli. İkisi de aynı popülerlik ve güzellikte, yalnız Balos yolu berbat. Bu nedenle Kissamos’a kadar araba ile gidilip, oradan tekne turları ile ulaşılıyor. Tekne saatlerine bağımlı olma hissi hoşumuza gitmediğinden, bizim tercihimiz Elafonissi oldu.
Sabah Nea Chora sahilindeki lokantalardan birinde kahvaltı edip, yakındaki Iguana ve Golden Beach plajlarını da görelim dedik. Ama hafta sonu, şehrin bütün kalabalığı burada olduğundan, bizde durma arzusu uyandırmadı. Yol çok güzel, manzaralı ve keyifli. Özellikle Topolia Boğazı civarı etkileyici. Buraya geldiğinizi, tek şeritli bir tünel gördüğünüzde anlayacaksınız.
Elafonissi Plajı ise tek başına tatilin yıldızı olabilir. Suyun rengi, berraklığı gerçekten büyüleyici. Öğlen arasını, yanımıza aldığımız meyvelerle geçiştirdik. Plajda tesis var, ama mükellef bir öğün seçeneği yok. Burada portatif tentemizi kurup, bol bol denizin tadını çıkardık. Plaj ve civarı, özellikle çocuklar için çok uygun. Yanınızda tente, şemsiye vs yok ise kiralık şezlonglar var. Buranın ipucu, denize indiğinizde sağda kalan otoparka değil, soldaki ağaçların arasına park etmek.
Plaj çok geniş, yayılacak çok fazla yer var, ama denize doğru durduğunuzda ortadaki adacığın sol tarafı daha güzel. Park yeri seçimi bu yüzden önemli. Gün batımında yarımada bağlantısının sığ sularında yürüyüş yapmak ayrı bir keyif. Chania’ya dönüşümüzde, akşam yemeği için liman kalabalığına girmek istemiyoruz. Daha ziyade yerellerin takıldığı bir yer arıyor gözümüz.
Ve bingo! Deniz kenarında, balıkçı limanında, (Nea Chora sahilinden yürüyerek surlara gelmeden) Manos Taverna çare oluyor derdimize. (Bu mekan, özellikle kalamar dolmasıyla tam puan aldı, tavsiyemizdir!)
Üçüncü gün:
Hedef, adanın güneyindeki Chora Sfakion bölgesi (100km). Chania’yı gündüz gözü tekrar görmek ve biraz da hediyelik bakmak için tekrar şehre indik ve kahvaltımızı Theotokopoulou sokağında yaptık. Burada börekçisinden, fırınına, kafesine, birçok seçenek mevcut. Şunu hatırlatmalıyım ki, okuduğunuz bu seyahat programında hediyelik için iki uygun nokta var: Chania ve Agios Nikolaos. Diğer yerler bir çarşısı olamayacak kadar küçük. Dolayısıyla biz, incik boncuk provizyonunu burada yaptık.
Chora Sfakion ‘a giderken hem doğa aşığı olduğumuzdan, hem biraz gökyüzünün keyfini
çıkarmak için Theriso boğazı yolunu seçtik. Bu yol bol virajlı, ama doğa ile iç içe ve çok güzel. Bu boğazın diğer bir özelliği araba ile gezebilmeniz; yolu, nehir yatağının dibine yapmışlar. Hatta
Chania dan kalkan bir traktör tren tur düzenliyor.
Chania bazlı konaklamalarda alternatif bir
eğlence olabilir.
Öğleyin daha önce okuduğumuz “slow food” konusunda ün yapmış Drakona daki Ntounias
restoranda mola verdik. Tam olarak acıkmamıştık, ama restoran o kadar özgündü ki –genelde
öğün atlatma eğilimi olan- Demet bile birşeyler yemek istedi. Ve buna değdi.
Yolun devamında biraz Google Maps, biraz da bizim maceraperestliğimiz yüzünden daha kısa
görünen dağ yolunu seçtik. Yol güzel olmasına rağmen yordu.
Chora Sfakion minik bir yer, yokuştan inince meydandaki otoparka veya marketin arkasına park
etmek gerekli. Biz önce bir oda bulduk, sonra tabii ki denize. İlk algı, plajın limanın dibinde olduğu şeklinde, ama aslında şehrin arkasında. “Ta Tria Aderfia” (Üç kardeşler) restoranı bulun, onun dibindeki Vrissi plajı çok daha güzel. Gün sonunda yemek için limana dizili restoranlardan birine girdik.
Dördüncü gün
Bugün seyahat içinde seyahat günü. Arabayı unutup, denizyolu ve yürüyüş kombinasyonuyla
Loutro’ya gideceğiz. Bu programı bizim yaptığımız şekliyle herkese tavsiye etmiyoruz, antremanlı olmak şart, fakat Loutro kesinlikle bu seyahatin en güzel noktalarından biri.
Sanki ada içinde ada gibi, çünkü karadan araç yolu yok.
Eğer programın yürüyüş kısmını istemezseniz Chora Sfakion’dan kalkan feribotla muhakkak Loutro’ya geçmenizi tavsiye ederiz. Günübirlik konaklama opsyonunu da düşünün. Burada yemek yiyebilir denize girebilirsiniz, tekneyle gidilen olağanüstü plajları da var. Bizim yürüyüş programının detayları ise burada.
Beşinci gün:
Hedef yine güneyde Plakias şehri (45 km). Doğal olarak dünün yorgunluğu çıktı ve sabah geç uyandık. Loutro minik bir köy; bir baştan diğer tarafa 15 dakikada yürünüyor. Batı tarafında, yürüyerek geçilen minik taşlı bir plajı var. Dağlardan inen yeraltı suları nedeni ile bölgenin denizi buz gibi ve pırıl pırıl. Diğer plajlara zorlu yürüyüşlerle, ya da dolmuş teknelerle gidiliyor, ama sefer saatlerini bir gün önceden öğrenirseniz iyi olur. Biz hepsini gezebilmek için tekne kiraladık (Yunanistan’da 4mt ye kadar tekneler için ehliyete gerek yok). Kira bedeli günlük 65Eur, ama buna değiyor. Önce Sfakion tarafında Glikanera Plajı‘na, daha sonra dün gittiğimiz Marmara Plajı’na gittik.
Geç öğle yemeğini dün bizi fazlasıyla memnun eden Marmara’daki Dialeskari Taverna’da yedik.Saat 6 civari tekneyi teslim edip, 18:10 feribotuyla tekrar Hora Sfakion a dönünce, arabayı parktan alıp Plakias’ a doğru yola çıktık (75dk). Plakias da küçük, sevimli bir yerleşim merkezi, ne var ki fazla gezemedik. biraz da odanın manzarası yüzünden (Horizon hotel), günü balkonda, Retsina ile demlenerek kapadık.
Altıncı gün
Hedef medef yok. bugün geze geze kuzeye çıkacağız ve pilimizin bittiği güzel bir yerde kalacağız.
Sabah bir ara, “hiç gezemedik Plakias’ı burada mı kalsak” diye bile düşündük, ama vazgeçtik.
Kuzeye doğru çıkarken yolumuz, yine alternatif bir yürüyüş güzergahı olan Imbros boğazı kenarından geçince , enfes manzaralarda bolca fotoğraf molası verdik. Bu güzergaha yakın Patsos kentinde, Girit’in en iyilerinden diye okuduğumuz bir tavernanın varlığı öğle yemeği durağını belirledi.
Drimos Taverna’ya ayrı bir parantez açmamız şart, yolunuz buralara düşerse
kesin gelin ya da yolunuzu değiştirin yine gelin. Saat 2 ye kadar çok kalabalık, sonrası daha sakin. Spesyalitesi ateşte kuzu çevirme. Şarap, köyün imalatı ve çok özel bir tadı var (Metaxa’yı andırıyor). Neyse buraya kadar gelip yemeği de abartınca (hayret 🙂 , bari hazmedelim dedik ve Patsos boğazına indik. Bu yol toplam 3 saatlik orta zorlukta bir yürüyüş. Boğazın diğer ucu baraj gölüne açılıyormuş, biz mecburen girdiğimiz noktadan çıktık (Detay isterseniz sorun)
Patsos dan sonra kuzeye yöneldik ve bazı rehber kitaplarda pek methedilen Bali’ye geldik. Aslında niyetimiz burada kalmaktı, fakat Bali’de, isminin orjinalliği dışında, bizlik hiçbir şey bulamadık. Yanlış anlaşılmasın mekan, kuzeyli turist, pub, önünde 72 millet bayrağı asılı restoran dolu. Belki denizi de çok güzeldir, ama burayı sevmek, Bodrum’da onca yer varken Gümbet’i tercih etmek gibi sanki. Sonuçta vakit de bayağı ilerlediğinden, Agia Galini koyuna bakan tepede bulduğumuz bir otelde konakladık.
Agia Galini’de bütün tavernalar turistik, otelden aldığımız tavsiyeyle El Greco ya oturduk, adamlar ricamı kırmayıp karışık bi meze tabağı yaptılar, kaderimize razı olup memnun kaldık.
Yedinci gün
Hedef Ayos Nikolaos ya da Mohlos (90-130 km , gördüğünüz gibi son derece esneğiz 🙂 Bu seyahatte yapmadık, ama eğer sizin ilk gidişinizse ve Ayos Nikolaos’a kadar geldiyseniz, kuzeyindeki Elounda ve Spinalonga bölgesini de görün. Buradaki plajlar da çok güzel.
Agios Nikolaos ise çok özgün ve sempatik bir şehir, bu seyahat programındaki (Chania hariç) birçok yerden daha büyük. Özelliği şehrin içinde denize kanalla bağlı minik bir gölet olması. Akşam vakti etrafında dolanmak çok keyifli. Sonuçta biz Agios Nikolaos’ta kalmadık, aklımız daha önce günübirlik gördüğümüz Mohlos’ta idi, bir frappe molası ile yola devam ettik. “dönüşte kalırız” diye kandırdık kendimizi. Günün sonunda, Girit in incisi Mohlos ta, Mezostrati tavernada oturuyorduk nihayet. Odayı ise yine mekana gelince, kapı zillerini çalarak bulduk.
Sekizinci gün
Bugünün hedefi tembellik. Şu ana kadar motor taktığımız için gerçekten biraz durma ihtiyacı hasıl oldu. Demet de “ben bu kitabı niye getirdim okuyamıyacaksam” diye sızlanıyordu zaten, biz de kahvaltıya oturduğumuz Mesostrati’den kalkmadık. Deniz beş basamak önümüzde, kitap okuduk, mekan sahibi Sofia ile ahbaplık ettik, suya girdik ve sonunda öğle yemeği yedik.
Öğleden sonra da aynı mood devam etti. Mohlos ta günbatımı bir başka güzel. bu saattlerde gidilecek iki muhteşem mekandan biri direkt güneşi izleyebileceğiniz Barraki, diğeri de karşı küçük adacığın, ya da Girit dağlarının ışık oyunlarına bakabileceğiniz Rocks bar. Yemeği ise değişiklik olsun diye Kohilia taverna’da yedik, ama Sofia’nın muhabbetini bulamadık.
Dokuzuncu gün
Bugün yine bitlendik. Hedef Rihtis boğazı ve şelalesi (40 km). Mekan Mohlos’un doğusunda, 30 dk mesafede. yeşilliklerin arasından güzel bir yürüyüş ve şelale göletinde serinleme vaat ediyor. Aradena veya Patsos kadar zorlu değil, ama yine de fizik kondisyonu, düzgün ayakkabı vs. gerekli. arabayı dikkatli kullanırsanız yolun solunda harita ve giriş tabelasını göreceksiniz. Arabayla taşköprüye kadar inip sonra yürüyerek suyu takip ediyorsunuz.
Rihtis gezisinden sonra öğle yemeğini, geri dönüşte Mohlos sapağının başındaki Natural taverna’da yedik. Süper değildi, ama manzara muhteşemdi. (Daha önceki bir seyahatte gittiğimiz, yine aynı yol üzerinde, Tholos plajına inerken sağdaki Panorama restoran lezzet olarak çok daha iyi, tercih edebilirsiniz). Daha sonra indiğimiz Tholos plajını çok sevmedik, çok rüzgarlıydı, Mohlos’un akşam keyfi yeniden çekti bizi.
Son gün için yazılacak fazla bir şey yok, Mohlos’a veda ve Heraklion üzerinden eve dönüş. Sonuç olarak, Girit bizim en beğendiğimiz adalardan biri. Tek seferde tamamını görmek için belki 15 gün, belki daha fazla zaman gerekli. Yukarıki güzergahta, Agia Galini, Matala, Irapetra gibi çekim merkezleri yok, büyük şehirlerin ikisi yok. Sadece biraz doğa ile harmanlanmış alternatif bir rota oluşturduk. Sonuçta bloğun adı üstünde bizimizimiz 🙂
Umarız size de esin kaynağı olur.
Keyifli seyahatler…
(Sonuna kadar okuyup beğendiyseniz “like” esirgemeyin lütfen ; )
Muhtesmsiniz cocuklar,
sizin cizdiginiz yolda iki mora turu yaptık
soylenecek tek sey; Daha iyisi olamazdi.
tesekkur ederiz
hep yol gosteren olun.
CA
Teşvik edici iltifatınız için çok teşekkür ederiz : )
Cem Bey merhaba,
8 gecelik 9 günlük bir Girit rotası oluşturuyorum. Belki sizden de bir fikir alabilirim diye düşündüm. 2 arkadaş gidiyoruz. Tarihler 10-18 Eylül. Hanya havalimanından giriş yine Hanya havalimanından çıkış şeklinde. Benim ikinci Girit seyahatim olacak, arkadaşımın ise ilk. Dolayısıyla ilk turda gördüğüm yerleri tekrar göreceğim. Bundan hiç şikayet etmiyorum, hepsi ikinci turu hak eden yerlerdi. 😉
Biz ikimiz de biraz kilolu ve yürümeyi sevmeyen insanlarız. Daha çok sakinlik, güzel bir tavernada yemek, deniz vs o eksende planlıyoruz. Mesela bu yüzden Bolos’u bu sefer direkt çıkardım. Çünkü ilk seyahatte Bolos’a inerken değil ama yukarı çıkarken o sıcakta kalp krizi geçirecektim. Tövbe ettim. Tekne seyahetlerine de baktım, çok kalabalık ve turistik geldi. O yüzden direkt program dışı bıraktık.
Kısaca bahsedeyim, 10 Eylül akşam geliyoruz zaten. 10 11 12 için Hanya’da yer ayarladık. 3 gece kalacağız. 10 akşam geleceğimiz için, aslında 2 tam gün oluyor. Birinde Falasarna beach ve çevresi yaparız diye düşündük. İkinci gün de sahil şeridini takip ederek bazı plajlarda durarak Heraklion’a kadar gideriz (bu rotada öneriniz varsa duymaktan memnuniyet duyarım).
13 sabahı Elafonissi beach’e gidip günü orada geçirip akşamına da kalmak için Palaiochora’ya geçelim bir geceliğine diyoruz.
14 sabahı Palaiochora’dan çıkıp yolda plajlara girip çıkarak 14 akşamını Plakias’da kalarak geçirelim diyoruz.
15 sabahı Ayos Nikolaos’a geçelim oraya yerleşelim ve 15 16 17 3 gece burayı merkez alarak seyahati tamamlayalım dedik. Buradan bir gün yukarı Elounda’ya doğru çıkar oraları gezeriz. Bir gün (sizin notlarınızdan okudum merak ediyorum gitmedim) Mochlos yapalım diyoruz. Zaten son gün 18 sabahı erken kalkıp öğlen uçağı için Hanya’ya dönmemiz lazım.
Şimdi tek sorunum, araya Loutro’dan Marmara Beach sıkıştırmak istiyorum ama olmuyor 🙂 Hem Hora Sfakien hem Loutro çok dolu, kendimize uygun yer bulamıyoruz. Sanırım bu sefer bunu pas geçmek zorunda kalacağız.
Bu rota için yorumlarınız önerileriniz olursa duymaktan memnuniyet duyarım. Ya da bahsettiğim noktalar çevresinde (yazılarınızı okudum, onlarda bahsetmediğiniz) restoran önerileriniz olursa duymaktan memnuniyet duyarım.
Selamlarımla,
Merhaba Barış Bey,
Hora Sfakion ve Lutro konusunda şansınıza güvenin. Bu bölgede herkes booking ya da bnb ile çalışmıyor. Off season olduğu için çat-kapı oda bulabilirsiniz. Biz buralarda hiç rezerve etmedik, sorun da olmadı. Hatta son kalan odaları daha iyi fiyata alabilirsiniz.
Paliohora ya biz gitmedik dolayısı ile değer mi bilemedim, karar verdiyseniz ok ama Hanya ya dönmek de bir opsyon olabilir, zaten her durumda döneceksiniz. Paliohora Plakias arası plajlar etabı çok iyi fikir olmayabilir. Güney sahili takip etmek istiyorsunuz ama yol sizi tekrar kuzeye mecbur edecek. (Bu yüzden her durumda döneceksiniz yazdım) . Dolayısı ile güney sahilinde plaj gezme işini Google yol tarifi ile simüle etmenizi tavsiye ederim.
Hanya Heraklion arası, görmedi iseniz, Retimno şehri ilginç olabilir (Hanya gibi sempatik bir yer) ama Bali ye kadar sakin plaj bulamazsınız. Burası kuzey Avrupalı veya İngiliz in ilgi bölgesi.Dipdibe kiralık şezlonglu kum plajlar.Burayı görmemek çok fazla kayıp olmayabilir. Bali Heraklion arası birkaç güzel plaj var evet, ama Hora Loutro etabı ile kıyaslamam şahsen.
Son kısımda Ayos Nikolaos doğru seçim. Vaktiniz olursa giriş yaptığınız günün akşamüstü Elounda ya bir bakın. İlginizi çekerse ertesi gün vakit ayırırsınız. Çekmez ise Mochlos veya Irapetra ya (Chrissi adası) yer kalır.
Bu yazıdan sonra bir daha gitmediğimizden yeni resto önerimiz yok maalesef. Olanların bile pandemiden ne şekil etkilendiğini bilmiyoruz.
Keyifli bir tatil geçirmenizi dileriz.
Cem
Cem Bey,
Zaman ayırıp cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Önerilerinizi kesinlikle dikkate alacağım.
Bloğunuzda ilham alacak yeni rotalar okumak dileğiyle 😊
Emeğinize sağlık.
Selamlarımla,
Bulunması imkansız çok faydalı bir yazı olmuş. Gezdiğiniz yerde otel ve restoranlardaki menü ve fiyatlar konusunda da bilgi verseniz daha faydalı olur diye düşünüyorum
Merhaba Ali Bey,
Girit Yunanistan genelinden biraz daha ucuz. Biz gittiğimiz zaman 2 kişi ortalam 50 Eur harcıyorduk. Bununla birlikte tüm Avrupa da pandemi öncesine göre %20 arttı fiyatlar. Girit de kendi çapında etkilenmiştir muhakka
Merhaba,
Paylaşımınız için teşekkür ederim.
Eylül ortası Girit e gideceğim; sadece denize girmek için.
8 gün ve 2 ayrı konaklama bölgesi düşünüyorum.
Tek başıma gidiyorum ve Rodos tan feribot la adaya geçeceğim.
Araba kiralamayacağım.
Şehir içinden plajlara otobüsü olan (Kos gibi) ya da Old City e yürüme mesafesi plajı olan (Rodos gibi) nerde kalabilirim acaba?
Kandiye düşünmüştüm, Kuzey de olduğu için önermediler, batıyı tavsiye ettiler.
Biraz da hareketli bir bölge istiyorum.
Öneriniz nereler olur acaba?
Çok teşekkür ederim.
Merhaba Meltem Hanım,
Feribot muhtemelen sırası ile Sitia, Heraklion ve Chania limanlarına yanaşacak. Bunlardan Heraklion da in Chania dan dönüşe geç /veya tam tersi yaparak, konaklamayı Hanya (Türkçe adları ile) ve Resmo da yapmanızı öneririm. Resmo (Rethimno) bu iki limanın arasında.
İkisinin de old town ı güzel ve toplu taşıma imkanları iyi. Bar eğlence vs açısından da sıkıntı olmaz.
Umarım memnun kalırsınız.
Keyifli seyahatler