Paros yazısının ilk bölümü için tıklayın…
Adanın kuzeyinden doğuya doğru inerken karşılaştığımız küçük, sevimli (6) Mikri(Küçük) Santa Maria Beach, sığ denizi, kumluk plajıyla özellikle çocuklu ailelerin çok rahat edeceği, temiz, organize bir plaj. İki şezlong ile şemsiye ücreti 12 Eur. Özellikle Yunanlı ailelerin tercih ettiği bu plajı, müzikli, yeme-içmeli, herşey hazır plaj ortamını sevenler için tavsiye ederiz.
Azıcık güneyinde, Naxos Adası’na bakan (7) Santa Maria Beach, upuzun kumsalı ve muhteşem deniziyle bizim en sevdiğimiz plajlardan biri oldu. Şezlong ve şemsiyelerin bulunduğu 2 tane beach bar ve bir restoran olan plajda su sporları ve dalış okulları var. Plaj uzun; o anki ruh halinize göre müzikli beach bar tarafında da vakit geçirebilirsiniz, biraz uzaklaşıp sakin yerlerde de takılabilirsiniz. Sakin dediğimiz yerlerde şezlong ve şemsiye yok aklınızda olsun. Biz akşamüstü saatlerinde gittiğimiz için dert etmedik.
Adayı turlarken doğu tarafında tesadüfen yolumuzun düştüğü, bir öğlen küçük, kumluk plajında denize girip, öğle yemeği yiyebileceğiniz, (8) Piso Livadi pek sevimli bir balıkçı köyü.
Sahildeki küçük limanın etrafında birçok restoran var. Mönüdeki tazecik deniz ürünleriyle hiçbiri sizi hayal kırıklığına uğratmaz, memnun kalırsınız. Biz tercihimizi Kanavos Restoran‘dan yana kullandık. Kesinlikle tavsiye ederiz.
Piso Livadi’ye çok yakın olduğu için adanın bu tarafına geçerseniz mutlaka yolunuzun düşeceği (9) Logaras, geniş kumluk plajı, plajın hemen arka sırasındaki otel ve tavernaları ile , merkeze uzak olmayı dert etmeyecek çocuklu aileler için konaklama alternatifi olabilecek, sevimli bir köy. Sadece denize girip, kahve içmek ya da yemek yemek için bile uğrayabilirsiniz. Biz yemek işini Piso Livadi’de bitirdiğimizden restoran tavsiyesi veremiyoruz.
Adanın çevresini dolaşırken heryerde gerek organize, gerek doğal birçok plaja rastlayacaksınız.(10) Glyfa Beach ‘de bunlardan biri, fakat tüm bu plaj bolluğunu düşününce Glyfa Beach biraz sönük kalıyor.
Kumsal boyu organize olan tek şey sıra sıra dizili ağaçlar. Ne şezlong, ne şemsiye, ne de taverna var. Deniz güzel mi? Evet güzel. Plaj sakin mi? Evet sakin. Sadece kalabalıktan kaçmak isteyip, kendi halinde takılmak isteyenlere tavsiye edebiliriz. Bizim yolumuz düştüğü için buraya yazmadan geçmeyelim dedik.
Adanın güney ucunu geçip batı kıyısından yukarı doğru ilerlerken (11) Faragas Beach’i bulduk. Burası da daha ziyade Yunanlı ailelerin tercih ettiği, trendy beach kültürünü yaşayabileceğiniz, gözlerden uzak bir plaj.
Şezlong, şemsiye, bar, yiyecek-içecek servisi ve müzikli ortamı ile havalı bir beach. İki şezlong, bir şemsiye 15 Eur, ama plajın bir tarafında kendi başınıza da vakit geçirebilirsiniz. Plaj kumluk, deniz mükemmel.
Adanın güneybatısından birazcık daha yukarı çıktığımızda geliyoruz (12) Aliki ‘ye. Bu küçük ve sevimli balıkçı köyü görür görmez Parikia’ya konaklama alternatifi olabileceğini düşündürttü bize. Özellikle çocuklu aileler çok rahat edebilir.
Çakıl-kum bir plajı, ve yemek saati mis kokular yayan tavernalarıyla pek şirin, mütevazi bir köy. Bir de efsane restoranı var: “Mouragio”. Sırf burada yemek için Aliki’ye gelmelisiniz.
Buradan Parikia’ya doğru ilerlerken, Antiparos’a giden feribotların da kalktığı (13) Pounda Limanı‘na geliyoruz. Pounda plajı, yaz boyu hiç dinmeyen rüzgarlı ortamıyla kitesurf sevenlerin Mekke’si diyebiliriz. Feribotla karşıya geçerken martılar gibi uçan paraşütleri izlemek çok keyifli.
Biraz daha kuzeyde, Parikia’ya yaklaşırken, bizim çok sevdiğimiz bir diğer plaj (14) Agia İrini Beach’ e geliyoruz.
Parikia’ya çok yakın, kafa dinlenecek harika bir plaj. Şezlong ve şemsiye ücretsiz. Gölgesinden istifade edebileceğiniz, kumsal boyunca sıralanmış ılgın ağaçları da var. Hemen arka tarafında bir de taverna mevcut. Günbatımını izlemeyi sevenlerdenseniz akşam saatlerinde kaçırmayın. Ana yol üzerinde, solda tabelası var. Tabeladan saptıktan sonra 2km kadar toprak yol ile iniliyor.
Adanın orta yerindeki en yüksek köy olan (15)Lefkes ise Paros’un eski idari merkezi. İhtişamlı bir kilise ve dar sokaklarıyla şirin bir dağ köyü.
Yunan Adaları’nın neredeyse hepsinde bu tip bir eski merkez köy (Hora) vardır. Lefkes güzel bir köy, ama daha önce başka adalarda daha şirin köyler gördük (Ör. Samothraki, Alonissos, Andros) o nedenle bizi çok etkilemedi. Vaktiniz bolsa gidip görülebilir.
Gelelim bu tatilin parlayan yıldızına. (16) Antiparos, ”Paros’un karşısı” anlamına geliyor. Günübirlik gidip dönelim dediğimiz ada bizi kendine öyle hayran bıraktı ki tam 3 gece geçirdik. Paros’tan kalkan tekneler haricinde Antiparos’a ulaşmanın hiçbir yolu yok. Detaylar için tıklayın.
Nerede yenir ?
Altı günlük bu seyahatte en çok iz bırakan tavernalar şunlar oldu:
Kolimbithres’te,Taverna Vigla: Bulması zor değil. Plajın üzerinde zaten 2 taverna, bir kafeterya var. Önünde park yeri var, ama plajdan da rahatlıkla yürünebiliyor. Menü, bir sahil restoranı için oldukça zengin ve ürünler taptaze.
Aliki’de Mouragio Taverna: Bu restoranı da kolayca bulabilirsiniz. Köyde rıhtım iskelesi üzerinde masaları olan tek mekan. Paros’un özgün yiyeceği olan Gouna’yı burada deneyebilirsiniz. Güneşte kurutulmuş uskumruyu yaprak açıp hafif ızgara yapıyorlar. Ouzo’ya çok iyi bir eşlikçi. Aslında aynısı tütsülendirilerek Selanik tarafında yapılıyor; onun adı da Scoumbri (yani uskumru). Diğer deniz ürünleri de gayet iyi.
Başka bir tavsiye de Piso Livadi ‘de Kanavos Taverna:
Burası da deniz ürünleri üzerine, yine rıhtımda yan yana dizili olan restoranlardan mavi sandalyeli olan. Daha sonra mekan sahibi ile girdiğimiz muhabbette düşüncemizi o da doğruladı; yereller balık yemeye Piso Livadi’ye geliyor.
Naousa için tavsiye veremiyoruz, fazla turistik. Son olarak, eğer taverna kültüründen bıkar da salaş etçi isterseniz Parikia’da, yat limanının karşısında Souvlaki Tou Pepe var. Muhtemelen adadaki en doyurucu ve hesaplı yemeği burada yersiniz.
Yunanistan’a ilk gidişlerinizden biri ise “Sofra adabı” ve “Restoran seçimi” yazılarına göz gezdirmeniz faydalı olacaktır.
Sonuç olarak, çoğunlukla Yunanlılar’ın tercih ettiği bu ada, yeşili değil ama mavisi ile ön plana çıkıyor. Her tarafı turkuvaz plajlar ile dolu. O kadar ki, başka bir yerde olsa tıklım tıklım dolacak koylar, bu adada yalnız başlarına, gelecek misafirlerini bekliyorlar. Bu yüzden adaya kumsal şımarığı demek hoşumuza gitti. Belki sizin vereceğiniz isim farklı olur 🙂
Merhaba, çok keyifle okuduk ne güzel yazmışsınız.. Bir sorumuz olacaktı; adayı (elbette her yerini değil) arabasız gezmek ne kadar mümkün? Ada içinde ulaşım nasıl?
Merhaba Meral hnm,
Bildiğimiz kadarıyla Paros’ta iyi işleyen bir otobüs networkü mevcut, merkez Parikia’dan adanın birçok yerine otobüsler kalkıyor, fakat gideceğiniz tarihe bağlı olarak seferlerin sıklığı değişebilir. Biz yine de daha özgür dolaşabilmeniz için hiç değilse birkaç gün motosiklet ya da ATV kiralamanızı tavsiye ederiz. Şimdiden iyi tatiller 🙂
Merhabalar,
Tesadüfen sayfaniza ulastim, ortak bir arkadasimizdan dolayi. Paros adasina gitmek istiyoruz ama maalsef Ekim den önce gidemiyoruz. Umarim meltem fazla esmiyordur?
Ayrica araba kiralamak istiyoruz, tevsiye edeceginiz bir sirket var mi ?
Bu arada yaziniz çok faydali ve bilgiler çok, tesekkür ederiz.
Selamlar,
Merhabalar,
Yazımız faydalı olduysa ne mutlu.
Öncelikle Ekim ayı için yorum yapmam zor, biz Eylül başında gitmiştik, hava olağanüstüydü, keza deniz de öyle. Ekim başı belki biraz daha serin olabilir.
Arabayı ise limanın oralarda ismini şu an hatırlamadığımız bir acenteden kiralamıştık. Herhangi bir acenteye girip kiralamanız sorun olmaz.
Şimdiden keyifli tatiller