–Editör notu: 2019 da yazıya GMaps bağlantıları eklendi, tıklayıp navi için kullanabilirsiniz–Akdeniz’in en büyük adası olan Sicilya, neredeyse Kıbrıs’ın 3, Gökçeada’nın 90 katı yüzölçümü ile, özellikle ilk defa gidiyorsanız, gezi programı yaparken sizi oldukça zorlayacak. Sadece kıyılarının uzunluğu 1500 km desem, “şöyle bir giderim, turlarım” mantığı yürütmemek gerektiğini anlarsınız sanırım.
Sicilya üzerinde iki uluslararası havaalanı var: Catania ve Palermo. Araları otoyoldan bile 2,5 saat; dolayısıyla adayı bu iki şehir arasından bölüp iki seferde gezmek daha mantıklı. Biz Catania’ya indiğimiz için Güneydoğu Sicilya’ya odaklandık. Mevsim de bahar olduğundan denize sadece karşıdan bakıp şehirleri gezdik. Birkaç nokta haricinde araç kiralamak şart, toplu taşıma şebekesi mükemmel değil, kısa seyahatlerde zaman kaybettirebilir. Kuzey ve batı Sicilya turlarını’da ayrı yazılarda, burada derledik.
Güney Sicilya şehirlerinin tümünün ortak bir özelliği var: 17.yy’da Etna yanardağının hışmına uğramışlar.
Önce volkanik patlama ve kızgın lavlar, sonraki 20 sene boyunca da volkanın tetiklediği depremler, tüm şehirleri neredeyse yok etmiş. Yıkılan şehir ve kasabalar yeniden, o dönemin gözde üslubu barok tarzında inşa edilmiş. By yüzden bölgeye Barok Sicilya’da deniyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, çok da sevmediğimiz barok üslup, volkanik yapı malzemeleri ile pek güzel olmuş, ve bölgeye son derece özgün bir hava vermiş. Program yapabilmeniz için derlediğimiz notlar şu şekilde:
Catania
Küçük bir havaalanı var şehre yakın (şehir merkezine taksi 25 Eur). Catania merkezi ve civarı tipik bir Orta Avrupa şehri görünümünde, bizdeki gibi dönüşüm çılgınlığı olmadığı için bütünlüğünü ve kimliğini korumuş. Tüm binalar 17. ve 18. yy’dan kalma, birçoğu koyu renkli bazalt taşları ile yapılmış. En ünlü caddesi Via Etnea, bizdeki Bağdat caddesi misali bir alışveriş yolu, özelliği ise dümdüz oluşu. Dolayısıyla bir ucundan baktığınızda yolun sonunda yanardağ tüm ihtişamı ile duruyor. Bu caddenin güney ucundaki üniversite meydanı ve katedral en önemli turistik çekim noktaları. Buraya yakın, Piazza Carlo Alberto‘daki balık pazarı da görülmeye değer, Avrupa’da çığırtkanlıkla satış pek görülen birşey değil, bizdeki pazarları andırıyor : )
Pazar civarında birçok küçük sempatik lokanta var. Vaktiniz varsa, sahildeki Aci Castello, balık restoranları ve plajların olduğu, yazın popüler mahalle. Biz Catania ‘da, Sicilya turunu tamamladıktan sonra bir gece kaldık. Değer miydi ? Çok değil, ama ille de kalacaksanız ve bir aracınız olacaksa, merkeze yakın bölgelerde otoparklı bir otel seçin. Bu arada, on yıl önceki ilk gelişimize oranla, Afrika’dan korkunç bir göç aldığını gözlemlemek üzücü oldu; şehrin eski huzurlu havası bu yüzden bozulmuş gibi.
Taormina
Sicilya seyahatinin olmazsa olmazı. Etna’nın incisi. Bence her tur programında olmalı. Öncelikle “Nasıl gidilir?” e bakalım. Trenle ulaşım Catania’dan son derece kolay, yaklaşık 1,5 saat; arabayla da öyle.
Yalnız Taormina‘nın kendine has zorlukları var: bir kere Sicilya’nın en fazla gezilen şehri, sonra sahil şeridi, plajları ve doğası da çok güzel, 200mt yüksekliğinde bir tepenin üstünde ve dik yamaçlarında kurulu veee, içinde araç trafiği yasak… Bilmem anlatabildim mi ? Açalım biraz: Trenle gelirseniz, istasyon deniz seviyesinde, tepeye merdivenler ve yol var tabii, ama valizlerle çıkamayacağınız için muhtemelen en yakın kapıya bir taksi tutacaksınız. Arabanız olursa eski şehrin içini düşünmeyin bile, yamaçlarda otoparklı bir otel bulun, ama bu durumda da gezmek için dik bir yürüyüşü göze alacaksınız. Gündüz vakti sahilden tepeye çalışan bir teleferik de var, aracınızı dibine park edip yukarı çıkabilirsiniz; yine de görecekleriniz tüm bu efora değer.
Taormina’da Antik Roma döneminden kalma birçok eser var. Uzun yıllar rehberlik yaptığım için Anadolu’daki neredeyse tüm amfitiyatroları bilirim, ama Taormina tiyatrosu mimari değilse de manzara olarak gördüğüm en etkileyici tiyatro. Etna yanardağı tüm ihtişamı ile karşınızda duruyor, önünüzde ve arkanızda büyüleyici Sicilya Rivierası. Buraya öğleden sonra gelip kapanışa kadar kalmanızı tavsiye ederim. Günübirlik tur kalabalığından sonraki ortam, Sicilya seyahatine tek başına değer.
Şehir gezisi çok basit: Corso Umberto caddesinde volta atıp, minik merdivenli sokaklara girip çıkınca gezmiş oluyorsunuz : ), ama yine de bir tam gün ile Taormina’ya hakkını verin. Bu yüzden Catania’da gecelemek yerine şehri gezip, akşamında geceyi Taormina’da geçirmek ve sonraki günü sabahtan akşama kadar buraya ayırmak daha iyi bir seçenek. Ana caddenin sonunda, kilise meydanında Giardini Naxos körfezine karşı bir kahve, bu turun “kaçırılmayacaklar” listesinde.
Gittiğimiz restoranlar içinde Piazza Duomo‘nun biraz aşağısında kalan Trattoria Don Ciccio‘yu tavsiye ederiz.
Bu arada, gezmekten yorgun düşmeyenler için Catania harici bir yerde gece hayatı emaresine rastlamadık. Taormina da bu kuralı bozmadı.
Etna Yanardağı
Patlamaları ve neden olduğu depremler ile bölgenin tarihini yazan (belki de yazmaya devam edecek) bu gizemli dev, Katanya ile Taormina arasında yer alıyor. Her iki şehirden de günübirlik turlar var. Yazın bile krater civarında sıcaklık 10 derecelere kadar düştüğü için muhakkak mont bulundurmak gerekliymiş (oldukça yükseğe çıkılıyor). Bize meşakkatli geldiği ve zaman kısıtlılığı yüzünden programımıza dahil etmedik, ama çalışmalarımıza göre, bir tam güne yakın zaman harcamak gerekli. Planı buna göre yapın. Araç ile belli bir noktaya kadar, oradan da raylı sistemle çıkılıyormuş.
Syracusa
Rehberlerde bu başlıkla geçse de asıl gezilen yeri Ortigia; Syracusa’dan bir kanal ile ayrılan ve ona iki köprü ile bağlı tarihi adacık. Bölgedeki diğer çekim merkezi olan antik Roma kalıntıları kara tarafında kalıyor. Memleketimizdeki Efes, Afrodisias Bergama vs.yi gördükten sonra yurt dışında gezdiğimiz (Roma’nın kendisi dışında) hiçbir Yunan veya Roma kentinden fazla etkilenmedik. Bu açıdan Syracusa da farklı değil, ama yine de gezmek size kalmış. Eğer dahil edecekseniz, en az yarım gününüzü alacaktır.
Ortigia bu seyahatin diğer bir incisi. Sokaklarında saatlerce sıkılmadan gezebilirsiniz. Araçla adaya geçebilseniz bile park yerleri sadece oturanlara ait. Bir tur atıp çıkmak durumundasınız. Aracı kanalın diğer tarafındaki açık parklardan birinde bırakıp yürüyün. Via Cavour hareketli bir turistik cadde. Piazza Duomo‘daki kafelerde güzel bir dondurma molası verip, Fonte Aretusa göletine devam edebilirsiniz. Sabah saatlerinde (Pazar hariç) Via Emmanuelle de Benedictis sokağındaki pazar da güzel.
Öğle yemeği için önemli adres Fratelli Burgio şarküteri. Pazarın denize bakan tarafındaki meydana masalar atıyorlar. Burada dükkanda hazırlattığınız kombo tepsiyi yiyebiliyorsunuz. Aç değilseniz bile gidin, yine de yersiniz : ) tam bir mabet. Biz B&B Diana‘da kaldık, oldukça temiz ve merkezi bir lokasyonda oluşu bizi memnun etti. Arabayı park ettiğimiz yer de bu civarda, yol üzerinde idi, çok yürümedik.
Noto
Barok Sicilya’nın en barok şehri. 17’yy da kalmış, adeta bir film seti gibi, içine alıyor insanı. Zaten UNESCO’nun dünya mirası listesinde ve koruma altında. Diğer yerlerde olduğu gibi, eski şehrin içine araç girişi sıkıntılı. Stadium civarında park var, konumu iyi.
Buradan Corso Vittorio Emmanuelle çok yakın; zaten şehir gezisinin ana ekseni de bu cadde. Dönemin idari ve hizmet binaları burada. Bir paralel üzerindeki Via Cavour ise aristokrasi semti, dönem soylularının rezidansları var. Noto’yu gece görüp, konaklama yapıp, ertesi sabah gezebilirsiniz. Yürüyerek yarım gün ve ekstra bir iki saat yeterli. Konaklama için B&B Macrina Noto‘yu biraz da şansa seçtik (rezervasyonumuz yoktu, zili çaldık). Sahibi Giuseppe çok şeker bir insan ve müthiş kahve yapıyor. Biz çok memnun kaldık, ilk Türk misafirleri idik, giderseniz selam söyleyin. Eğer seyahatiniz daha uzun ise Noto, etraftaki diğer barok kentleri görmek için merkez de seçilebilir. Biz Scicli ve Modica üzerinden Ragusa’ya geçtik. Noto’dan çıkışta nerede kalacağımızı bilmiyorduk.
Modica
Bir yamaca sıkışmış olan bu şehir bizi çok sarmadı, daha doğrusu Noto’nun gölgesinde kaldı. Biraz melankolik bir hava hakimdi. Birkaç fotoğraf çekip ayrıldık. Sicilya’nın çikolata üretimi ile meşhur bir yeriymiş (Çikolata festivali bile yapılıyormuş, adı “ChocoBarocco”) Bunu Demet’e sonradan söylediğim için bana çok kızdı : )
Scicli
Burası diğer şehirlere göre daha küçük, üstelik genel turist akımının dışında kalmış. Sanki biraz Noto ve Ragusa’nın gölgesinde gibi, ama yine de farklı bir dokusu ve büyüsü var. Sessiz sakin sokaklarından, çiçekli balkonlarından büyük keyif aldık. İki üç saat şehrin havasını almak için yeterli. Bir de Ristorante Baqqala bizim için Sicilya’daki en güzel gurme deneyimlerinden biri oldu; öğle saatlerinde buradaysanız kesinlikle tavsiye ederiz.
Ragusa de Ibla
Bir tepenin üzerine tünemiş olan bu şehir de diğerleri gibi 1693 de tamamen yıkılıp yeniden inşa edilmiş. O dönemde 50.000 kişinin öldüğünü okuduk. Şu anki nüfusun 70.000 olduğunu düşününce ne denli büyük bir yıkım olduğu ortaya çıkıyor. Ragusa, Superiore ve Ibla olarak bir vadi ile ikiye ayrılıyor. Gezilen kısmı Ragusa de Ibla. Otopark yine sorun; ya surların dibinde yol kenarına, ya da yer bulursanız aradaki küçük otoparklardan birine park ediliyor. Bu şehir diğerlerine göre daha renkli ve hareketli geldi bize. Modica ve Scicli’den sonra gecelemeyi burada yaptık. Il Barocco Hotel seçimimiz bizi mutlu etti.
Akşam yemeği için ise aynı zamanda Enoteca’sı da olan (Şarap tadım barı ve dükkanı), ristorante Il Barocco‘yu tavsiye ederiz (Otel ile sadece isim benzerliği var, işletme ve mekanlar farklı). Şehir aynı zamanda Ragusani peyniri ve Nero d’Avola şarapları ile ünlü. Meraklıları için tadım imkanları mevcut.
Caltagirone
Rehberlere göre önemli bir çekim merkezi olmasına rağmen biz pek havamızı bulamadık (2018 de daha bi güzel geldi). Şehir, bölgenin seramik merkezi. Gezerken gördüğünüz atölyelerin çokluğu bunu kanıtlıyor. Ev için birkaç parça aldıysak da, aynıları diğer şehirlerde de var. Sembolik özelliği ve hatta ikonu, büyük kiliseye çıkan 142 basamaklı seramik merdivenli yolu; bazı dönemlerde çiçeklerle de süsleniyormuş.
Özet olarak, aklımıza Mafya anavatanı olarak kazınmış bu topraklar, hem doğası, hem kültürel mirası, hem mutfağı ile oldukça güzel. Barok Sicilya kentleri ise bir film seti gibi gerçekten. Hepsinin kendine özgü bir ruhu var, insanları da son derece sıcakkanlılar. Biz bir yarısından azını altı günde ancak tamamlayabildik. Kalan kısmı bir sonraki bahara… (görev tamamlandı 2019 : )
Size iyi seyahatler…
.
Okudum ve çok yararlandım. Mayıs ayında gideceğimiz Sicilya’da sizin sayenizde daha mutlu olacağız. Eminiz. Teşekkürler. Sevgiler. Ge ve Osman
Blogunuzu iilk defa gördüm bayıldım bayıldımmm:) Emeklerinize sağlık
Çok teşekkür ederiz Elif :). Böyle cesaretlendirici yorumlar almak çok güzel. Sevgiler.
cataniada kalıyor ve araba kiralamış iseniz, aynı gün içerisinde Hem Etna’yı hemde Taorminayı gezebilirsiniz.