Tilos Adası, Kos ve Rodos adaları arasında sıralanmış üç küçük Dodekanes adasından biri (Diğer ikisi Nisyros ve Chalki adaları). Belki şimdiye kadar adını bile duymadığınız, haritada dahi dikkat çekmeyen bu küçücük ada, ulaşımın zorluğu sayesinde popüler kültürden kendini koruyabilmiş.
Genel olarak kayalık ve dağlık bir görüntüye sahip, ancak iç kesimlerine doğru ilerledikçe yeşil yüzünü gösteriyor. Topoğrafik özelliklerinden ötürü burada yüzlerce yırtıcı kuş türü barınıyor. Nadir görünen birçok göçmen kuş türlerinin de uğrak yeri; bu nedenle kuş gözlemcileri için önemli bir çekim merkezi haline gelmiş ve Avrupa Birliği tarafından doğal koruma alanı ilan edilmiş.
Ada üzerinde yaşayan keçi popülasyonu da azımsanmayacak düzeyde. Yerleşim yerlerinden uzaklaşıp iç kesimlere doğru ilerledikçe, adanın esaslı sakinleri olarak, sanki onlar dünyalı siz ise başka gezegenden gelmişsiniz misali ters bakışlar atabiliyorlar.
Biraz tarihine baktığımızda ise ilginç bir bilgiyle karşılaşıyoruz; 1974 yılında adada bulunan bir mağara kazısında cüce fil iskeletleri bulunmuş. Henüz Asya kıtasının batı kıyıları parçalanıp da Ege adaları oluşmadan önceki yıllarda bu coğrafyada yaşamış ve 4.000 yıl önce soyu tükenmiş olan bu tür ilginizi çekiyor ise Megalo Chorio’daki müzede kalıntıları görmek mümkün.
Tilos’a nasıl Gidilir?
Havaalanı olmadığı için adaya sadece deniz yolu ile ulaşılıyor. Kos ve Rodos adalarından sezona göre hergün veya haftanın belli günleri seferler düzenleniyor. Bizden tavsiye; gitmeden önce muhakkak dönüş günü seferinizi de tespit edin. ”Aman oraya bir gideyim, dönüşe sonra bakarım” derseniz bizim gibi program dışı birkaç gün daha adada mahsur kalabilirsiniz. Gerçi mecburen tatili uzatmak fena da olmuyor. Aslında en güzeli ” Gideyim, dönmesem de olur…” diyebilmek :). Güncel vapur seferlerine şu linkten ulaşabilirsiniz.
Nerede Kalınır?
Adanın turistik açıdan yeterince gelişmemiş olması konaklama seçeneklerini de sınırlıyor. Otel, tesis gibi yapılara fazla gerek duyulmamış; genelde ada sakinleri kendi iki katlı evlerini apart otele, pansiyona, studio’ya çevirmişler. Eğer yüksek sezonda gitmediyseniz rezervasyon yapmanıza gerek bile kalmadan çat kapı bir oda bulmanız hiç zor değil. Kalacağınız yer büyük ihtimalle bizimki gibi Livadia sahilinde, plaja iki adım uzaklıkta, balkonundan denize atlamak isteyeceğiniz küçük bir evin bir odası olacak.
Livadia, limanın, tavernaların, kafeteryaların da bulunduğu yerleşim yeri olması nedeniyle konaklama için bizce en uygun yer. Zaten çok fazla alternatifiniz de yok; adada toplam iki adet yerleşim yeri var : Livadia ve Megalo Chorio.
Livadia
Ana limanın yer aldığı Livadia, adanın en kalabalık yerleşim yeri. Kalabalık derken, tüm ada halkının hepi topu 500 kişiden oluştuğunu söyleyelim, siz ona göre Livadia’nın kalabalığını hayal edin. Çakıl taşlı, upuzun, ağaçlıklı bir sahil ve bu sahil boyunca sıralanmış tavernalar, barlar, iki katlı ev-pansiyonlar ve alışveriş yapacak birkaç küçük dükkandan ibaret mütevazi bir yerleşim yeri burası.
Adayı turlamak için araba ya da motosiklet kiralayacaksanız, tüm kiralama şirketleri de burada. Uyumak, yemek yemek, denize girmek, sahilde kitap okumak, bir barda güneşi batırmak, sonra yine yemek yemek, gece sahilde bir şezlonga uzanıp yıldızları seyretmekten oluşan faaliyet çemberini tamamlayabileceğiniz, her yerin birbirine çok yakın olduğu kompakt bir sahil köyü.
Megalo Chorio
Hemen her Yunan Adası’nda bulunan chora (merkez köy) burada da yine ada halkının bir zamanlar korsanlardan korunmak için seçtiği bir tepeye kurulmuş. Şimdi sadece kalıntılarını görebileceğiniz bir kale ile çevriliymiş. Buraya bir öğlen methini çok duyduğumuz ‘To Kastro’ tavernada yemek yemek için geldik, fakat kapalı saatine denk geldiğimiz için köyü biraz turlayıp geri döndük. Magalo Chorio, konaklamak için fazla sessiz sedasız olmakla birlikte bu derece sakinliği tercih edenler için çat kapı kiralık oda bulmak zor olmayacaktır.
Nerede denize girilir?
Livadia Plajı: Biz kısacık tatilimiz boyunca Livadia Plajı’ndan başka bir yerde denize girmedik. Çakıl taşlı uzun plaj, tertemiz deniziyle, -hele ki aynı sahilde konaklıyorsanız- başka yer aramaya gerek duymayacağınız kadar güzel. Büyük ihtimalle kaldığınız pansiyonun kendi şezlong ve şemsiyeleri olacak. Şayet yoksa da, sahil boyunca sıralanmış ağaçlardan birini gölgelik olarak kullanabilir ya da kafe-barların önünü mesken tutabilirsiniz.
Eristos Plajı: Motosiklet kiralayıp, adayı turladığımız gün keşfettiğimiz bu plajda biz vakit geçirmek istemedik. Belki de gittiğimiz mevsim itibariyle (Ekim ayı), fazla ıssız ve terk edilmiş bir görüntüsü vardı. Çok geniş, uzun ve kumluk olması sebebiyle, çakıl taşlı plajdan hoşlanmayanlar için alternatif olabilir. Livadia plajı’ndaki gibi gölgesinden istifade edebileceğiniz sıra sıra ağaçlar var, ama kumsal geniş olduğu için denize mesafesi var. Sezon ortasında daha organize bir hale geldiğini, şezlong ve şemsiyeler olduğunu duyduk.
Nerede Yenir ve içilir?
Öncelikle adaya yolunuz düşerse, yemeklerini yemeden dönmemeniz gereken birkaç restorandan bahsedelim:
Taverna Michalis, Livadia sahiline paralel arka yol üstündeki bu taverna, adadaki Yunanlılar’ın da tercih ettiği bir yer. Bulgar aşçısının elinden çıkan mezeler de, balıklar da, etler de çok lezzetli. Deniz manzarası olmamasına rağmen, ağaçlar altında, kesinlikle tavsiye edeceğimiz bir taverna.
Gorgona Roof Restaurant, Yine Livadia’da, limanın hemen karşısındaki mini marketin üstündeki bu restoran birden fazla gittiğimiz nadir yerlerden. Kesinlikle tavsiye ediyoruz. Sipariş üzerine yaptıkları fırında keçi enfes.
Ino Bar, Livadia sahilde, Elli Bay otelin hemen yanındaki bu bar, old school Rock müzik seviyorsanız önünden geçerken mutlaka dikkatinizi çekecektir. Gece geç vakte kadar açık.
Mikro Cafe, Keyifli bir ambiyans içinde, chill out müzik eşliğinde günbatımı izlemek için tek adres. Adada tatil yapan hemen her turistin en az bir kez uğraması gereken bir yer. Biz her akşamüstü oradaydık.
Bir de tavsiye etmeyeceğimiz, kulağa küpe mekanlar var;
Sofia’s Taverna, Livadia sahilinde yürürken gözünüze pek şirin görünüp içeri dalma ihtimaliniz oldukça fazla. Aman yanılıp bizim takıldığımız oltaya takılmayın, görüntü cazip olsa da yemekler hikaye. Onca taze, özenli, leziz yemekler yediğimiz Yunan tavernalarının içinde en kötülerden biri.
Kritikos Restoran, Livadia sahilde üstünü çizdiğimiz bir başka restoran. Evet deniz kenarı, manzara,restoran genel görünüm gayet güzel, fakat yemeklerden pek memnun kalmadık.
*********************************************************************************************
Özetle Tilos, Yunanistan’da ilk gidilecek adalardan değil, ama sessizlik, huzur, doğa arayışında olup, kendine şöyle bir format atma ihtiyacı hissedenler için altın değerinde bir ada.
İyi Tatiller 🙂
tesekkurler 🙂
çok teşekkür ediyorum efendim…