Masaya nasıl oturulur, nasıl kalkılır, bilmek lazım

Yunanistan’da sofra adabı

Masaya nasıl oturulur, nasıl kalkılır, bilmek lazım
Masanın ağır abisi (Meis)

Bu yazıda, Yunanistan’da adalar veya ana karada bulunan halk tipi restoranlardaki (taverna) yeme içme adabından bahsedeceğiz. Bu adap; ouzeri (rakıcı, meyhane), mezedopoulio (mezeci, meyhane) veya psarotaverna (balıkçı) statüsündeki yerlerin hepsi için aynı.

Buralarda, bizdeki gibi önceden açılmış servis bulunmaz. Siz oturunca bir garson gelip masanıza temiz, çoğunlukla ‘kullan-at’  tarzında, pratik bir örtü serip, kenarlarını sıkıştırıverir. Adalarda, bu örtünün ortasında baskılı bir ada haritası bulunur ki, bu da sipariş gelene kadar “şuraya gittik, buraya gitmedik” tarzı hoş bir geyik döndürmenize yardımcı olur. Sipariş için garsonun telaşlı havasına kapılıp acele etmeyin; gönderin adamı bir tur atıp gelsin, sorun değil. (Telaşlı havayı mazur görün. Burada bir kişi, Türkiye’de dört adamın yaptığı servisi yapıyor, o yüzden. Kötü niyet yok! )

Servisiniz, ekmek sepeti ve su ile başlar. İki de minik tabak (biz hep iki kişi oturuyoruz :)). “Hani çatal bıçak? Ne biçim servis! Cık cık cık!” değil tabii; çatal bıçaklar ekmek sepetinin içinde! (neredeyse istisnasız uygulama bu şekilde)

Siparişi verdiniz; meze, salata veya ana yemek, ne söylerseniz söyleyin, siz belirtmedikçe servis yapılırken bir sıra gözetilmez, mutfaktan çıktıkça masaya getirilir. Tembellikten veya umursamazlıktan değil, burada adet böyle. Önceleri, sıcaklar soğuyacak diye asabımız bozulurdu, sonra alıştık. Eğer uzun oturmak gibi bir gayeniz varsa, sıcaklarınızı sonradan söyleyin, kimse bunu dert etmez.

Midilli Ermis Taverna'da duvar resmi
Midilli Ermis Taverna’da duvar resmi

Milli içki ouzo, 20lik şişelerde servis edilir (kadeh de söyleyebilirsiniz).Sofraya kalabalık da otursanız fark etmiyor. “Getir bi 70lik” gibi bir muhabbeti, Türkleri tanımayan kimse anlamaz, bön bön bakar; bu yüzden hırs yapmayın, biterse bir daha söylersiniz. Tercihiniz beyaz şarap olursa retsina denemenizi öneririm. Reçine aromalı bu beyaz şarabı ya çok sever, ya da nefret edersiniz. Atina sosyetesi, retsina içeni pek tasvip etmiyormuş (Bana ne, güzel içki! Varsın kıro desinler. Turisti oynayın). Yunanistan’da açık şaraplar (house wine) gayet iyi. Sürahilerde soğuk servis ederler; bu nedenle şişe olayı lüzumsuz bence. Ayrıca oturduğunuz restoranın tipine bir bakın, bir mahzeni olup olmadığını, dolayısıyla şişeleri olsa bile hangi şartta korunduğunu rahatlıkla tahmin edebilirsiniz. Lüzumsuz yere ciks olmayın.

“Ne sipariş edelim?” konusu özellikle masaya aç oturduysanız büyük sıkıntı. Neden? Çünkü biz Türk’üz. Gözümüz aç!  “Onu da getir, bunu da getir, hatta donat canım masayı” mantığında sipariş burada abes kaçıyor. Porsiyonlar çok büyük. İki kişi oturduğunuzda (ki Demet normal bir insan olsa da, ben dünyayı yerim) maksimum tüketebileceğiniz üç giriş, iki ana yemek tabağı. İsrafa girmek istemiyorsanız bunu unutmayın. Malzeme seçimini ise Yunan mutfağı yazısında ele alalım isterseniz.

Tabak ya da kadeh değiştirmek gibi sonradan görme adetler de burada yok. Yemeğin sonuna kadar kimse sizinle ilgilenmez, boşunuzu almaz. Sizi yok saymıyorlar sinirlenmeyin! Bu, burada sofraya müdahale anlamına gelir ki, yerliler bunu hoş karşılamaz. Masa, müşteri kalkınca toplanır. Tarz meselesi. Etrafınızda anlamsızca dolanıp, suyunuzu bile doldurmayı kollayan komi ordusundan hoşlanıyorsanız, Yunanistan bunu bulabileceğiniz bir yer değil.

Karnınızı güzelce doyurdunuz, “Eh bir de tatlı olsa!” moduna girmeyin.  Burada tatlı pastanede yenir. Restoranda sadece ağız tatlandırma maksatlı birkaç seçenek olur (dondurma, belki revani, marmelat veya ballı yoğurt vs.). Pastane ise başlı başına bir mevzu. Gezi planınızda bir tanesi denk gelirse, rejimi filan bir kenara bırakın, vitrinden seçtiklerinize gömülün, pişman olmazsınız.

Yemekten sonra, siz hesabı isteyince genelde müesseseden bir ikram olur. Bazen bir karpuz, bazen o gün yapılan küçük bir tatlı, bazen de küçük bir şişede bir dijestif (genelde çipuro).

Burada kahve ikramı olmaz. Siz isterseniz gelir ve hesaba yazılır. Şova girip ‘turkish coffee’ demenizi tavsiye etmem. Rahat olun, ‘greek coffee’ deyiverin (sade ‘sketo’ oluyor, diğerlerini bilmiyorum). Bir gün Türkiye’ye gelirlerse, zaten konunun tartışmaya bile açık olmadığını o zaman öğrenirler, bu konuda kendinizi yıpratmayın.

Bahşiş konusunda biz Türkleri severler, çünkü Avrupalılara göre çok daha bonkörüz. Dolayısı ile memnunsanız  %10 civarı  bırakın, imajımıza zeval vermeyin 😉

Kaliorexi ! (Afiyet olsun !)

Yunanistan sofra adabı
Orta donanımlı bir masa (Chania‘dan)

26 thoughts to “Yunanistan’da sofra adabı”

  1. Metin Ascioglu dedi ki:

    Yiyeceklerin detayina da girmekte fayda var, biraz daha deneyimi yasatmak guzel olur. Hayiri olsun?

    1. Cem dedi ki:

      Teşekkürler Metin Bey, ileriki postlarda dikkate alacağız. Daha yazacak o kadar şey var ki! Sevgiler…

  2. Onur Güven dedi ki:

    Katkı: Orta Kahve = metrio ; Şekerli Kahve = gliko… Güzel başlangıç, devamını bekleriz…

    1. Cem dedi ki:

      Teşekkürler Onur Bey; iz üstündeyiz : )

  3. Zahit Gülmen dedi ki:

    Teşekkürler Cem Bey.
    Çok güzel anlamışsınız.

  4. altay dedi ki:

    Çok güzel olmuş elinize sağlık, yemek sonrası eğlence bölümünü de bekleriz. ?

    1. Cem dedi ki:

      Çok teşekkür ederiz Altay Bey; bu konuda da biraz birikim var tabii ki, en kısa zamanda derlemeye çalışalım…

  5. Vasfi Levent TOKAÇ dedi ki:

    Cem’cim,
    Yazılarınızı zevkle okuyorum. Henüz gitmediğim yerlere gitmiş gibi oluyorum.
    En yakın zamanda görüşmek dileğiyle. Hoşçakalın.

    1. Cem dedi ki:

      Teşekkür ederiz Levent Bey…

  6. İsmail Alpertunga dedi ki:

    Çok keyifli bir site olmuş, emeğinize sağlık.

  7. Aysel dedi ki:

    Ben çok beğendim tarzlarını,,,birkere başında dolaşan garsonlardan nefret ediyorum bizde,, biyimiş burda,, sadece 20 lik enteresan,çatallar sepette ilginç,,,, birde mezeler anlatılsaydı harika olurdu,, bizle mukayese ederdik,,, teşekkürler Cem bey,,

    1. Cem dedi ki:

      Görüşleriniz için teşekkür ederiz Aysel Hanım. Yiyecekler ile ilgili bir yazı da hazırlayacağız en kısa zamanda…

  8. fatma mollaoğlu dedi ki:

    Böyle bir site açarak bizim gidip de göremediğimiz yerlerin sosyal ve kültürel bilgilerini bizlere aktarıp, ufkumuzu açtığınız için sizlere çok teşekkür ederiz yeni yerlerle ilgili yazınızı ilgi ile bekliyoruz

    1. Cem dedi ki:

      Teşekkür ederiz Fatma Hanım, katkıda bulunabilirsek ne mutlu bize, yetiştirebildikçe ekleyeceğiz yeni yazıları…

  9. Hakan Öney dedi ki:

    Keyifle takip etmeye başladım, ellerinize sağlık. Ulaşım ve konaklama ile ilgili bilgileri de öğrenmek isteriz.

    1. Cem dedi ki:

      Çok teşekkür ederiz Hakan Bey. Ulaşım ve konaklama ile bilgiler kısmi olarak rota başlıklarının altında. Özellikle bilmek istediğiniz bir konu olursa, yazın, yardımcı olmaya çalışalım… : )

  10. Necla Gunal dedi ki:

    Bilgiler süper ellerinize emeğinize sağlık

    1. Cem dedi ki:

      Teşekkür ederiz Necla Hanım…

  11. Ercan Serbest dedi ki:

    Soluksuzca okudum. Çok teşekkür ediyorum.

  12. Yazınız çok başarılı ve daha önce yazılmamış olanı yazmışssınız. Tebrik ederim ve devamını isterim 🙂

    Sevgiler,
    1orada1burada

    1. Cem dedi ki:

      Teşekkürler, yeni deneyimler yaşadıkça yazarız, söz ! : )

  13. Serhat Nalbantoğlu dedi ki:

    Çok keyifle okudum, gitmiş kadar oldum; yalnız bazı resimler çok küçük ve ipad’de büyütülemiyor.
    Tebrik ve teşekkürlerimle,

    1. Cem dedi ki:

      Teşekkür ederiz Serhat Bey. Sayfa kolay yüklensin diye bazı resimlerin küçük versyonlarını koyuyoruz zaten, ama bu konuda daha dikkatli olacağız. Takibe devam edin : )

  14. Deniz dedi ki:

    Güzel bir yazı olmuş ama 7 senedir Yunanistan’da yaşayan ve turizmle uğraşan biri olarak bahşiş kısmına katılmıyorum. Ne yazık ki birçok Türk yurtdisinda bahşiş bırakmıyor. Sebebini bilmiyorum ama böyle. Orta halli veya zengin farketmiyor sadece seyahat kültürü olanlar bırakıyor. Ayrıca Avrupalı müşteriyi tercih ediyorlar Türkler gibi her 30 saniyede bir tek çalışan garsonu meşgul etmiyorlar.

    1. Cem dedi ki:

      Yorumunuz için teşekkür ederiz Deniz Hanım.
      Haklı olabilirsiniz, biz daha ziyade kendimiz gibi münferit gezen eş dost bilgimizle yorumladık. Bir de belki adalar özelinde. Yine de 40Eur hesap geldiğinde, üzerine “ne kadar bıraksak?” diye 10dk düşünüp, sonunda 1Eur bırakan Hollanda’lı, Alman vs den iyiyiz bence : )

  15. Onur dedi ki:

    Merhaba,
    Çok güzel bir yazı olmuş. Restorana göre değişmekle birlikte çoğunlukla ekmek ve zeytinyağı istediğinizde bunların da ücretli olduğunu belirtmek isterim. Porsiyonlar belirttiğiniz gibi büyük ve genelde ahtapot, kalamar, karides, barbun ve deniz balıkları 300gr porsiyonlar şeklinde geliyor.
    Selamlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir