Kiklad adalar grubunun popüler adalarından biri Paros. Mikonos’tan sonra en hareketli gece hayatına sahip olmasıyla ve muhteşem kumsallarıyla ünlü. Bir de topraklarından beyaz mermer çıkıyor ki, heykeltıraş ve mimarlar için çok değerli olan bu mermer sayesinde her daim rahatlıkla kalkınan, varlıklı bir ada olmuş. Atina- Selanik- Girit- Kiklad ve Oniki adalar arasındaki gemi trafiğini sağlayan merkez istasyon konumunda aynı zamanda.
Coğrafi özelliklerinden ötürü bitki örtüsü zayıf, bu yüzden genel görünüm olarak kurak bir izlenim veriyor, belki de tek kötü tarafı bu. Gece hayatıyla ün yapmış olsa da, aslında Paros her tür tatilciyi memnun edecek kadar çok seçenek barındırıyor. Eğlence odaklı tatil isteyene de, sükunet arayana da sürprizler çıkartıyor şapkasından.
Kendi güzelliğinin yanında, bir de bonusu var: Antiparos. ”Paros’un karşısı” anlamına gelen, beş bin yıl öncesine kadar Paros’a bağlıyken, sismik hareketler ve iklim değişiklikleri sonucu arada açılan kanal ile ayrılmış olan bu adaya Pounda Limanı’ndan feribotla 10 dakikada geçiliyor. Aslında Paros’un günübirlik tur merkezi hüviyetinde, ama Ege Denizi’nin ortasında, bağımsız bir yerde olsaydı, başlı başına bir yazı konusu olurdu. Biz de hak ettiğini verdik. Yazısı için tıklayın.
Nasıl Gidilir?
Türkiye’den Paros’a direkt ulaşım yok. Atina’dan aktarmalı uçakla gidebilirsiniz, ya da Atina’ya uçup, orada Pire Limanı’ndan gemiye binebilirsiniz. Pire’den en hızlı ulaşım ise 4-5 saat süren katamarana binmek. Biz İstanbul’dan Atina aktarmalı uçuşla adaya ulaştık. Zamandan tasarruf etmek adına İstanbul- Atina gece son uçakla uçup, Atina-Paros, sabah 05:55’deki, günün ilk uçuşunu aldık. Eylül ayında yaptığımız seyahat için Aegean Air’den bir ay evvel aldığımız bilete kişi başı 225 Eur ödedik.
Böyle bir program için Atina’da otel de alabilirsiniz (şehir – havalimanı arası, trafik durumuna göre en az 1 saat sürüyor, dolayısıyla şehir merkezi yerine havalimanı civarındaki otellere bakmanızda fayda var, ama son dakikaya bırakırsanız hepsi çok pahalı), ya da bizim ve birçok erken uçuş yolcusunun yaptığı gibi havalimanında sabahlayabilirsiniz. Sizi suça teşvik etmek gibi olmasın, aslında Atina havaalanında uyku tulumu ile, ya da banklara uzanıp uyumak yasak. Buna rağmen, adalara sabahın çok erken saatlerinde birçok uçuş olduğu için, gece belli bir saatten sonra havaalanı, çaktırmadan uykuya dalan tatilcilerle sessiz bir kamp alanına dönüyor. Görevliler de pek sesini çıkarmıyor. Biz yine de kuralı bozmadık, bir kafeteryaya oturup yarı kapalı gözlerle kitap okuyarak sabahı ettik. Bir diğer mevzu da, bu kadar erken uçuşla Paros’a vardığınızda, otellerin odayı teslim ettiği öğlen 12.00’ye kadar ne yapılacağı? Biz şanslıydık, otelci odayı gider gitmez hazırladı, öğlene kadar uyuyabildik. Siz de plan yaparken bu durumu gözden kaçırmayın.
Nerede Kalınır?
Ada büyük olduğu için seçenek çok; dolayısıyla konaklama mevzusu nasıl bir ortam aradığınız, nerelere yakın olmak istediğinizle doğru orantılı. Biz bu sefer merkeze yakın olmak için adanın baş şehri ve limanı olan Parikia’da kalmayı tercih ettik, fakat adayı dolaşırken Aliki de çok hoşumuza gitti. Sakin ortamı nedeniyle, özellikle çocuklu aileler için Aliki isabetli bir seçim olabilir. Yine sakin ortam arayanlar için Piso Livadi veya Logaras da uygun olur. Gece hayatına yakın olmak istiyorsanız, ya Parikia, ya da Naousa’da kalabilirsiniz. Şayet Parikia’da kalacaksanız, konum olarak limanın da bulunduğu Parikia körfezini karşısına alan, dolayısıyla curcunaya mesafeli kalabilen, Krotiri tepesindeki otelleri tercih edin. Üstelik Parikia’nın merkezine ister kumsaldan, ister asfalt yoldan yürüyerek gidip dönmek çok kolay (Tek yön 15dk sürüyor).
Biz buradaki Paros Paradise Apartments‘da kaldık. Gündüz ayrı, gece ayrı güzel panoramik Parikia manzarası, plajlara yakınlığı, temiz ve rahat odası sayesinde gayet memnun kaldık.
Paros Havaalanı, Parikia’ya yaklaşık 10km. mesafede. Şayet araba kiralamayacaksanız, havaalanından taksi tutabilirsiniz, ya da kaldığınız otel ile görüşüp transfer ayarlayabilirsiniz. Neredeyse tüm oteller belli bir ücret karşılığında transfer hizmeti veriyor. Paros Apartments da bu hizmeti veren otellerden biriydi. Ekstra 10 Eur’ya transfer yaptılar ki çok makul bir fiyat.
Nereler gezilir? Paros plajları?
Aşağıdaki harita, bizim seyahatin saat yönünde numaralandırılmış şematik özeti. Haritanın altında her noktayı detaylarıyla bulabilirsiniz. Yer isimlerinin üzerilerine tıkladığınızda ise harita bağlantısı açılır.
(1) Parikia, adanın baş şehri ve ana limanı. Liman, birçok Yunan adasına gidiş için transfer noktası olduğundan, yaz aylarında oldukça yoğun oluyor. Nispeten sezon sonu olan Eylül ayında gitmiş olmamıza rağmen, gelip giden gemi ve yolcu trafiği Eminönü vapur iskelesini aratmadı.
Büyük bir yerleşim yeri olmasının avantajı olarak konaklama ve yemek yemek için çok fazla seçenek var. Biz yine de konaklama için, şehrin içindekilerden ziyade, yukarıda da bahsi geçen (2) Krotiri tepesi’ndeki otelleri tavsiye ederiz.
Şehir büyük olsa da, genel görünüm olarak beyaz badanalı evleri, dar sokakları, tavernaları, kafeteryaları, çeşit çeşit alışveriş dükkanları ve yürüyerek ulaşılan nefis plajlarıyla sevimliliğini koruyabilmiş; her tarzda ve yaşta insan sıkılmadan zaman geçirebilir. Parikia’nın içinden denize girebileceğiniz upuzun bir de plajı var: Livadia Beach.
Sahil boyunca uzanan şezlonglar, şemsiyeler, kafeteryalar her ihtiyacı karşılayacak nitelikte. Gözünüzün kestiği yerde yerleşip, gönül rahatlığıyla denize girebilirsiniz, plaj boyu deniz tertemiz. Bir de Krotiri tepesinin batısında kalan, Parikia’nın içinden görünmeyen
(3) Arodo Beach var ki Parikia’da, hele de Krotiri tepesi civarında kalıyorsanız mutlaka gidip en azından yarım gün geçirin. Merkeze çok yakın olmasına rağmen sessiz, huzurlu ve dinlendirici bir plaj. Şezlong ve şemsiye ücretsiz, yiyip içtiğinize para ödüyorsunuz. Bunun dışında duş ve plaj tarafına servisi olan bir restoran da var. Şezlongta, engin maviliğe karşı uzandığınız yerden Parikia limana girip çıkan gemileri izlemek çok keyifli. Kumluk olduğu için çocuklu ailelerin de çok rahat edeceği bir plaj. Buraya giden asfalt bir yol olsa da, Krotiri’den yaklaşık 20dk.süren manzaralı ve keyifli bir patika yürüyüşü ile de ulaşabilirsiniz.
Parikia’dan adanın doğusuna, ikinci önemi şehir Naousa’ya doğru ilerlediğimizde, ince kumlu plajı, berrak suyu ve tuhaf şekilli, büyük, doğal kaya oluşumlarıyla Paros’un en meşhur plajlarından biri olan (4)Kolimbithres‘i buluyoruz.
Adanın kuzeyindeki bu plaj, Naousa’nın hemen karşısında. Şezlong ve şemsiye ücreti 10Eur, fakat alan biraz dar, kalabalıktan hoşlanmıyorsanız erken saatte gitmekte fayda var. Deniz çok temiz ve kayalar sayesinde kolay kolay rüzgardan etkilenmediği için su her daim durgun.
Yakınında su kaydırakları, çocuk oyun alanlarının bulunduğu büyük bir park olduğu için çocuklu ailelerin çok tercih ettiği bir plaj. Öğle saatine denk gelirseniz, civarda yemek için çok iyi tavernalar da var. Biz Taverna Vigla’da (Η Βίγλα yazılıyor) yedik. Tavsiye ederiz.
Gelelim adadaki en büyük balıkçı kasabası olan (5)Naousa‘ya. Kiklad mimarisinin tipik kireç badanalı kübik evleri, eski balıkçı depolarından dönüştürülmüş tavernaları, limandaki balıkçı kayıkları, barları ve alışveriş yapılacak küçük dükkanlarıyla çok estetik ve şirin bir yer. Bu haliyle Mikonos’un küçük bir alanda kurulmuş film seti versiyonu sanki.
Turistler arasında Parikia’dan bile daha popüler. Paros’a gidip de görmeden olmaz. Burası ile ilgili dikkat edilmesi gereken nokta ise, mutlaka günbatımından önce gidip bir tavernada, ya da lounge müzik eşliğinde bir barda güneşi batırmak olmalı.
Adadaki gece hayatı da burada yoğunlaşmış durumda. Biz gece hayatı açığımızı Antiparos‘da kapattık; dolayısıyla Paros için bir gece klubü tavsiyesi veremiyoruz. Naoussa‘nın bir avantajı da buradan yakın, ünlü birkaç plaja tekne seferleri olması. Sabah götürüp, akşam getiriyorlar. Burada kalırsanız araba kiralamaktan tasarruf edebilirsiniz.
Devamı için tıklayınız…